Giriş yap
En son konular
Kimler hatta?
Toplam 4 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 4 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 148 kişi Çarş. Ekim 02, 2024 9:33 pm tarihinde online oldu.
Google Reklamları
Servet-i Fünun Edebiyatının Özellikleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Servet-i Fünun Edebiyatının Özellikleri
Servet-i Fünun topluluğunu oluşturan sanatçılar aşağı yukarı 1870 kuşağıdır. Onların dünyaya geldikleri dönemde Batılılaşma hareketleri bir hayli ilerlemiş, yenilik meselesi yoluna girmişti.
Tanzimat'ın ilk dönem sanatçıları 1879'dan sonra ölmüş, hayatta olanlar ise susmuş ya da susturulmuştu. Dolayısıyla yeni bir edebi topluluğun ortaya çıkması için ortam çok uygundu. 1890'dan sonra birtakım yeni dergiler yayımlanmaya başladı.
1891'de yayın hayatına başlayan Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmaya başlayan genç sanatçılar, o döneme kadar ülkeye büyük bir yenilik diye giren edebi örnekleri bir çırpıda okudular. Servet-i Fünun sanatçıları yetiştikleri okullarda yabancı dil -özellikle Fransızca- öğrenmişlerdi. O döneme kadar çok önemli görülen Arapça ve Farsçayı ihmal ettiler.
Servet-i Fünuncuların yabancı dil bildikleri için Batı'ya yönelmeleri, Batıyla karşılaşmaları çok kolay oldu. Tanzimatçılar sadece romantik ve klasiklerden haberdar idiler; Servet-i Fünuncular ise parnasyenleri ve sembolistleri biliyorlardı. Fransızcanın yardımıyla Alman, İngiliz, Rus, İtalyan edebiyatları hakkında da az çok fikir sahibi olmuşlardı.
Büyük bir sanat aşkı taşıyan Servet-i Fünuncular Fransız edebiyatını yakından izliyorlar, onu örnek alarak Türk edebiyatını Batılılaştırmaya çabalıyorlardı. Türk şiirine Fransız şiirinden birçok yeni hayaller getirdiler, bunları ifade edebilmek için o güne kadar hiç görülmemiş tamlamalar oluşturdular. Sözlüklerden yeni yeni Arapça, Farsça kelimeler bulup çıkardılar. Böylece konuşma dilinden uzak bir söz dağarcığı oluşturdular. Fransız edebiyatına aşırı bağlılıkları, halkın konuşmasından farklı bir söz dağarcığı oluşturmaları itirazlara ve eleştirilmelerine yol açtı.
Servet-i Fünun edebiyatının edebi faaliyetini sürdürdüğü dönemde İstanbul'un özellikle zengin kesimlerinde Batılı yaşam tarzı, her yönüyle benimsenmişti. Zengin aileler çocuklarına Fransız mürebbiyeler tutuyor, küçük yaşlarda Fransızca öğretiyorlardı. Batı mimarisine uygun büyük konaklar, deniz kıyısında yalılar yaptırılıyor, bu binaların içleri Batı zevkine ve hayat tarzına uygun biçimde düzenleniyordu.
Tanzimat döneminde söz hakkı olmayan, geri planda kalan kadın öne çıkıyor; dışa dönük, aydın, yabancı dil bilen, piyano çalan bir kimliğe bürünüyordu. Buna karşılık özellikle romanlarda zayıf karakterli, silik bir kişiliği olan erkek portreleri dikkat çekiyordu.
Servet-i Fünun dönemi 1896'da başlayıp 1901'de sona ermiştir. Bu dönemde devletin başında II. Abdülhamit vardır. Sanatçılar siyasi baskıyı üzerlerinde hissetmektedir. Baskı, istibdat dönemi olarak bilinen yıllardır. Duygu ve düşüncelerin özgür biçimde açıklanması mümkün değildir; sansür vardır. Düşüncelerini özgürce ifade edemeyen sanatçılar, karamsar bir ruh hali ile kendi içlerine kapanmışlardı.
Baskıdan bunaldıkları için Türkiye'den kaçmayı bile düşünmüşlerdi. Bu mümkün olmayınca iyice kendi kabuklarına çekilmişlerdir. Sıkıntılı, karamsar, hayattan beklentisi olmayan bir ruh halini eserlerine yansıtmışlardır. Onların bu durumlarında öncüleri durumundaki Recaizade Mahmut Ekrem'in hayat felsefesi ve fikirleri de etkili olmuştur.
Servet-i Fünuncular toplum meselelerinden uzak, bireysel bir edebiyat oluşturdular. Onların oluşturdukları bu edebiyata "salon edebiyatı" ve "yüksek zümre edebiyatı" gibi adlar verilmiştir. Eserlerinde toplumcu bir yön kesinlikle yoktur. Hedefledikleri Batılı yaşam tarzına uygun ortamları, aileleri, tipleri, olayları anlatmışlardır.
Aşırı bireycilikten kaynaklanan konu darlığı, sürekli kişisel hayallerin ve duyguların -özellikle aşk duygusunun- işlenmesi, Servet-i Fünuncuların aynı çatı altında durmalarını güçleştirdi. Siyasi şartların baskısından kaynaklanan cansızlık, toplumdan kopukluk, dildeki sunilik, bundan kaynaklanan anlam kapalılığı Servet-i Fünun'un sonunu hazırlayan önemli faktörlerdir.
Genel Özellikler
Servet-i Fünun döneminde Türk edebiyatı, tam anlamıyla Batılı bir kimlik kazanmıştır. Sanatçılar hem şiir hem düz yazı alanında edebiyatın gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır. Servet-i Fünun, Tanzimat'ın çok ilerisinde ve ondan çok başarılı bir edebiyat oluşturmuştur.
Servet-i Fünuncular hem biçim hem içerik açısından önemli yenilikler gerçekleştirdiler.
Şiirde ağırlıklı olarak aruz ölçüsünü kullandılar, aruzu Türkçeye başarıyla uyguladılar.
Şiiri düz yazıya yaklaştırdılar. Bazı şiirleri konuşma doğallığındadır.
Kulak için kafiye anlayışını benimsemişlerdir.
Şiirde ahenge önem verdiler. Ahenk oluşturmak için kelime seçimine, vezne ve kafiyeye önem verdiler.
Ahenk için bazı şiirlerde birden çok aruz kalıbını denediler.
Şiirde beyit bütünlüğünü kırıp konu bütünlüğüne önem verdiler. Cümlenin dizede ya da beyitte tamamlanması kuralını aşıp sık sık anjanbmana başvurdular.
Divan şiiri nazım biçimlerinden sadece müstezattan yararlandılar; müstezadı geliştirip "serbest müstezat" nazım biçimini sık sık kullandılar.
Batı edebiyatından alınan sone ve terza-rima gibi nazım biçimlerini kullandılar.
Servet-i Fünuncuların şiirlerinde kullandıkları dil sade değildir. Şiirde, Divan şiirini aratmayacak ölçüde süslü, sanatlı, anlaşılması zor bir dil kullandılar.
Sanat için sanat anlayışına bağlı olan Servet-i Fünuncuların şiirlerinde en çok işledikleri konular aşk, tabiat ve bireysel duygulardır. Karamsarlık, yalnızlık, üzüntü şiirlerinde sık karşılaşılan kavramlardır.
Servet-i Fünun edebiyatında şiirde, sembolizm ve parnasizm akımlarının etkisi görülür.
Cenap Şahabettin'in şiirlerinde sembolizmin etkisi vardır. Parnasizm akımının etkisi ise hem Cenap Şahabettin'in hem de Tevfik Fikret'in şiirlerinde vardır.
Tevfik Fikret ve Cenap Sahabettin, Servet-i Fünun şiirinin en önemli iki şairidir.
Servet-i Fünun sanatçıları roman ve hikâye türlerinde de oldukça başarılıdırlar: Batılı roman ve hikâye tekniğine uygun ilk örnekler bu dönemde yazılmıştır.
Romanlarda mekân İstanbul'la sınırlıdır. Genellikle toplumun yüksek kesiminden insanların yaşadığı semtlerde, büyük yalı ve konaklarda geçen olaylar işlenmiş; sıradan insanların yaşantısına yer verilmemiştir.
Romanlarda aşk, umutsuzluk, karamsarlık gibi bireysel konular, yasak aşklar, gerçek-hayal çatışması gibi konular işlenmiştir.
Hikâyelerde sınırlı da olsa halktan insanların hayatlarına ve Anadolu'da geçen olaylara yer verilmiştir. Hikâyelerde yerel ve millî nitelikler az da olsa yansıtılmıştır. Hikâyelerde kullanılan dil romanlara göre sadedir.
Romanlardaki dil de şiir dili gibi süslü ve sanatlıdır. Özellikle Halit Ziya'nın romanlarında alışılmıştan farklı bir cümle yapısı vardır. Halit Ziya, yeknesaklığı kırmak için cümlelerdeki fiilleri farklı kiplerle kullanmıştır. Cümlede yüklemin yerini değiştirip, devrik cümleler kullanmıştır. Eksiltili cümlelere yer vermiştir.
Servet-i Fünun döneminde yazılan roman ve hikâyelerde realizm ve natüralizm akımlarının etkileri vardır. Halit Ziya'nın Aşk-ı Memnu adlı romanında hem realizm hem natüralizm akımının etkisi görülür.
Halit Ziya, Servet-i Fünun'un roman ve hikâye alanındaki en önemli yazarıdır. Halit Ziya'dan sonraki isim ise Mehmet Rauf'tur. Hüseyin Cahit Yalçın roman ve hikâye türlerinde eserleri olan bir başka Servet-i Fünun yazarıdır.
Roman ve hikâyenin dışında gezi yazısı, edebi tenkit, makale türlerinde de eserler verilmiştir.
Servet-i Fünun'da gazetecilik yoktur; gazetenin yerini dergi almıştır. Dergiler edebiyatçıların bir araya toplanıp grup oluşturmalarını sağlamıştır. Bu dönemde Servet-i Fünun'dan başka Hazine-i Fünun, Mütalaa, Resimli Gazete, Malumat, Mirsat, Musavver Fen, Mektep gibi birçok dergi yayımlanmıştır.
Tiyatro alanında önemli bir faaliyet yoktur. Bazı sanatçılar tiyatro oyunları yazmış olsa da çok başarılı eserler yoktur. Cenap Sahabettin, Mehmet Rauf ve Hüseyin Suad'ın tiyatro türünde çalışmaları olmuştur.
Tanzimat'ın ilk dönem sanatçıları 1879'dan sonra ölmüş, hayatta olanlar ise susmuş ya da susturulmuştu. Dolayısıyla yeni bir edebi topluluğun ortaya çıkması için ortam çok uygundu. 1890'dan sonra birtakım yeni dergiler yayımlanmaya başladı.
1891'de yayın hayatına başlayan Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmaya başlayan genç sanatçılar, o döneme kadar ülkeye büyük bir yenilik diye giren edebi örnekleri bir çırpıda okudular. Servet-i Fünun sanatçıları yetiştikleri okullarda yabancı dil -özellikle Fransızca- öğrenmişlerdi. O döneme kadar çok önemli görülen Arapça ve Farsçayı ihmal ettiler.
Servet-i Fünuncuların yabancı dil bildikleri için Batı'ya yönelmeleri, Batıyla karşılaşmaları çok kolay oldu. Tanzimatçılar sadece romantik ve klasiklerden haberdar idiler; Servet-i Fünuncular ise parnasyenleri ve sembolistleri biliyorlardı. Fransızcanın yardımıyla Alman, İngiliz, Rus, İtalyan edebiyatları hakkında da az çok fikir sahibi olmuşlardı.
Büyük bir sanat aşkı taşıyan Servet-i Fünuncular Fransız edebiyatını yakından izliyorlar, onu örnek alarak Türk edebiyatını Batılılaştırmaya çabalıyorlardı. Türk şiirine Fransız şiirinden birçok yeni hayaller getirdiler, bunları ifade edebilmek için o güne kadar hiç görülmemiş tamlamalar oluşturdular. Sözlüklerden yeni yeni Arapça, Farsça kelimeler bulup çıkardılar. Böylece konuşma dilinden uzak bir söz dağarcığı oluşturdular. Fransız edebiyatına aşırı bağlılıkları, halkın konuşmasından farklı bir söz dağarcığı oluşturmaları itirazlara ve eleştirilmelerine yol açtı.
Servet-i Fünun edebiyatının edebi faaliyetini sürdürdüğü dönemde İstanbul'un özellikle zengin kesimlerinde Batılı yaşam tarzı, her yönüyle benimsenmişti. Zengin aileler çocuklarına Fransız mürebbiyeler tutuyor, küçük yaşlarda Fransızca öğretiyorlardı. Batı mimarisine uygun büyük konaklar, deniz kıyısında yalılar yaptırılıyor, bu binaların içleri Batı zevkine ve hayat tarzına uygun biçimde düzenleniyordu.
Tanzimat döneminde söz hakkı olmayan, geri planda kalan kadın öne çıkıyor; dışa dönük, aydın, yabancı dil bilen, piyano çalan bir kimliğe bürünüyordu. Buna karşılık özellikle romanlarda zayıf karakterli, silik bir kişiliği olan erkek portreleri dikkat çekiyordu.
Servet-i Fünun dönemi 1896'da başlayıp 1901'de sona ermiştir. Bu dönemde devletin başında II. Abdülhamit vardır. Sanatçılar siyasi baskıyı üzerlerinde hissetmektedir. Baskı, istibdat dönemi olarak bilinen yıllardır. Duygu ve düşüncelerin özgür biçimde açıklanması mümkün değildir; sansür vardır. Düşüncelerini özgürce ifade edemeyen sanatçılar, karamsar bir ruh hali ile kendi içlerine kapanmışlardı.
Baskıdan bunaldıkları için Türkiye'den kaçmayı bile düşünmüşlerdi. Bu mümkün olmayınca iyice kendi kabuklarına çekilmişlerdir. Sıkıntılı, karamsar, hayattan beklentisi olmayan bir ruh halini eserlerine yansıtmışlardır. Onların bu durumlarında öncüleri durumundaki Recaizade Mahmut Ekrem'in hayat felsefesi ve fikirleri de etkili olmuştur.
Servet-i Fünuncular toplum meselelerinden uzak, bireysel bir edebiyat oluşturdular. Onların oluşturdukları bu edebiyata "salon edebiyatı" ve "yüksek zümre edebiyatı" gibi adlar verilmiştir. Eserlerinde toplumcu bir yön kesinlikle yoktur. Hedefledikleri Batılı yaşam tarzına uygun ortamları, aileleri, tipleri, olayları anlatmışlardır.
Aşırı bireycilikten kaynaklanan konu darlığı, sürekli kişisel hayallerin ve duyguların -özellikle aşk duygusunun- işlenmesi, Servet-i Fünuncuların aynı çatı altında durmalarını güçleştirdi. Siyasi şartların baskısından kaynaklanan cansızlık, toplumdan kopukluk, dildeki sunilik, bundan kaynaklanan anlam kapalılığı Servet-i Fünun'un sonunu hazırlayan önemli faktörlerdir.
Genel Özellikler
Servet-i Fünun döneminde Türk edebiyatı, tam anlamıyla Batılı bir kimlik kazanmıştır. Sanatçılar hem şiir hem düz yazı alanında edebiyatın gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır. Servet-i Fünun, Tanzimat'ın çok ilerisinde ve ondan çok başarılı bir edebiyat oluşturmuştur.
Servet-i Fünuncular hem biçim hem içerik açısından önemli yenilikler gerçekleştirdiler.
Şiirde ağırlıklı olarak aruz ölçüsünü kullandılar, aruzu Türkçeye başarıyla uyguladılar.
Şiiri düz yazıya yaklaştırdılar. Bazı şiirleri konuşma doğallığındadır.
Kulak için kafiye anlayışını benimsemişlerdir.
Şiirde ahenge önem verdiler. Ahenk oluşturmak için kelime seçimine, vezne ve kafiyeye önem verdiler.
Ahenk için bazı şiirlerde birden çok aruz kalıbını denediler.
Şiirde beyit bütünlüğünü kırıp konu bütünlüğüne önem verdiler. Cümlenin dizede ya da beyitte tamamlanması kuralını aşıp sık sık anjanbmana başvurdular.
Divan şiiri nazım biçimlerinden sadece müstezattan yararlandılar; müstezadı geliştirip "serbest müstezat" nazım biçimini sık sık kullandılar.
Batı edebiyatından alınan sone ve terza-rima gibi nazım biçimlerini kullandılar.
Servet-i Fünuncuların şiirlerinde kullandıkları dil sade değildir. Şiirde, Divan şiirini aratmayacak ölçüde süslü, sanatlı, anlaşılması zor bir dil kullandılar.
Sanat için sanat anlayışına bağlı olan Servet-i Fünuncuların şiirlerinde en çok işledikleri konular aşk, tabiat ve bireysel duygulardır. Karamsarlık, yalnızlık, üzüntü şiirlerinde sık karşılaşılan kavramlardır.
Servet-i Fünun edebiyatında şiirde, sembolizm ve parnasizm akımlarının etkisi görülür.
Cenap Şahabettin'in şiirlerinde sembolizmin etkisi vardır. Parnasizm akımının etkisi ise hem Cenap Şahabettin'in hem de Tevfik Fikret'in şiirlerinde vardır.
Tevfik Fikret ve Cenap Sahabettin, Servet-i Fünun şiirinin en önemli iki şairidir.
Servet-i Fünun sanatçıları roman ve hikâye türlerinde de oldukça başarılıdırlar: Batılı roman ve hikâye tekniğine uygun ilk örnekler bu dönemde yazılmıştır.
Romanlarda mekân İstanbul'la sınırlıdır. Genellikle toplumun yüksek kesiminden insanların yaşadığı semtlerde, büyük yalı ve konaklarda geçen olaylar işlenmiş; sıradan insanların yaşantısına yer verilmemiştir.
Romanlarda aşk, umutsuzluk, karamsarlık gibi bireysel konular, yasak aşklar, gerçek-hayal çatışması gibi konular işlenmiştir.
Hikâyelerde sınırlı da olsa halktan insanların hayatlarına ve Anadolu'da geçen olaylara yer verilmiştir. Hikâyelerde yerel ve millî nitelikler az da olsa yansıtılmıştır. Hikâyelerde kullanılan dil romanlara göre sadedir.
Romanlardaki dil de şiir dili gibi süslü ve sanatlıdır. Özellikle Halit Ziya'nın romanlarında alışılmıştan farklı bir cümle yapısı vardır. Halit Ziya, yeknesaklığı kırmak için cümlelerdeki fiilleri farklı kiplerle kullanmıştır. Cümlede yüklemin yerini değiştirip, devrik cümleler kullanmıştır. Eksiltili cümlelere yer vermiştir.
Servet-i Fünun döneminde yazılan roman ve hikâyelerde realizm ve natüralizm akımlarının etkileri vardır. Halit Ziya'nın Aşk-ı Memnu adlı romanında hem realizm hem natüralizm akımının etkisi görülür.
Halit Ziya, Servet-i Fünun'un roman ve hikâye alanındaki en önemli yazarıdır. Halit Ziya'dan sonraki isim ise Mehmet Rauf'tur. Hüseyin Cahit Yalçın roman ve hikâye türlerinde eserleri olan bir başka Servet-i Fünun yazarıdır.
Roman ve hikâyenin dışında gezi yazısı, edebi tenkit, makale türlerinde de eserler verilmiştir.
Servet-i Fünun'da gazetecilik yoktur; gazetenin yerini dergi almıştır. Dergiler edebiyatçıların bir araya toplanıp grup oluşturmalarını sağlamıştır. Bu dönemde Servet-i Fünun'dan başka Hazine-i Fünun, Mütalaa, Resimli Gazete, Malumat, Mirsat, Musavver Fen, Mektep gibi birçok dergi yayımlanmıştır.
Tiyatro alanında önemli bir faaliyet yoktur. Bazı sanatçılar tiyatro oyunları yazmış olsa da çok başarılı eserler yoktur. Cenap Sahabettin, Mehmet Rauf ve Hüseyin Suad'ın tiyatro türünde çalışmaları olmuştur.
Obivan- Yeni Üye
- Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 28/07/09
Nerden : Bilecik
İş/Hobiler : Öğretmen
Similar topics
» Servet-i Fünun İle Tanzimat Edebiyatının Karşılaştırılması
» Servet-i Fünun Döneminde Eleştiri
» Servet-i Fünun Edebiyatında Gezi Yazısı
» Dil Gelişiminde Çocuk Edebiyatının Önemi
» Anı (Hatırat) Türü ve Özellikleri
» Servet-i Fünun Döneminde Eleştiri
» Servet-i Fünun Edebiyatında Gezi Yazısı
» Dil Gelişiminde Çocuk Edebiyatının Önemi
» Anı (Hatırat) Türü ve Özellikleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Cuma Mayıs 10, 2013 8:30 pm tarafından ALAMUT
» 6.Sınıf Yeni Sisteme Uygun Yaprak testler (dört renk yayınları)
Ptsi Kas. 22, 2010 9:33 pm tarafından veysii
» Final Yayınları Yaprak Testler 6.Sınıf
Paz Kas. 21, 2010 10:26 pm tarafından ALAMUT
» Yapı Bakımından Sözcükler
Çarş. Kas. 10, 2010 7:17 pm tarafından egitimci
» Cümlenin Öğeleri
Çarş. Kas. 10, 2010 7:15 pm tarafından egitimci